Bu programlar niçin yapılıyor?
Şımarık sunucu kız eşe dosta bir işle meşgul görünsün; kankasını hasetten çatlatsın diye mi?
Gittiği şehrin pazarını gezerken tezgâhtan aldığı balıkları "çooook ilginç sayın seyirciler" diyerek göğsüne bastıran genç televizyoncular nereden çıktı?
Sakın izleyicinin sevdiğini söylemeyin.
İzleyici üç beş malumat uğruna bu programlara katlanıyor!
Bir de rafine zevk(!) sahibi olarak tanıtılan adamlar var.
Yıllardır ekranda gezip tozuyorlar. Havaları bin beş yüz fakat bilgi diye art arda
sıraladıkları zırvalar beş para etmez!
Hatırlıyorum, böyle biri Bangkok'ta olmadık yerlere girip çıkmış sonra da bir Budist
tapınağa girip Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası ve Kurtuluş Savaşı şehitleri
için mum yakıp uzun uzun dua etmişti!
Ciddiyet kisvesi altındaki bu cıvıklık karşısında donup kalmıştım.
Benden söylemesi...
Bu türden bir turist olmak istiyorsanız, evinizde oturun daha iyi!
Valiz aç, valiz topla eziyetine bile değmez.
Ha! Eşe dosta "ben de oralardaydım" demek, facebook'a fotoğraf koyup gösteri yapmak için onca yola
katlanacaksanız, siz bilirsiniz!
Ancak hani bu programlar dünyayı tanıttıklarını iddia ediyorlar...
Hayır! Dünya bu değil.
Bu programlardaki insanlar da "hakiki" değil.
Bu programların cıvık ruhu hiçbir biçimde bizim ruhumuz değil.
Yanlış hatırlamıyorsam...
Bir tarihte Süleyman Seyfi Öğün bu programlara yansıyan kültürel seviyesizliğe ve sunucuların vasıfsızlığına
şaşırmadığını; turizmin zaten böyle bir şey olduğunu yazmıştı.
Doğruydu, turizm dünya hakkında bir tür "görgüsüzlük" türetme sanatı olup çıkmıştı.
Süleyman Hoca özünde haklıydı.
Fakat bu kadar da yerlerde sürünülmez ki!
Tarihi ve dünyayı bu kadar hafife almak gerekmez ki!
Şimdi ben bu satırları yazarken...
Karşımdaki ekranda yine böyle bir gezi programı var.
Sunucu Hindistan'da dolaşıyor ve oraya gelmeden önce ülke hakkında çok bilgi edindiğini söylüyor.
Sonra da "İngilizler buraya yerleştiklerinde..." veya "Portekizliler burayı çok sevmiş, yerleşmişler" gibi laflar edip duruyor.
Haşmet Babaoğlu