27 Şub 2012

İlk başta tam olarak hissedemediğimiz kırılma anları var. Zamanla harap edici duygulara dönüşüyorlar. Yaralanmanın sıcaklığıyla ilk anda hissedilmeyen kurşunlar gibi. Böyle durumlarda “biraz zaman” her şeyi daha da beter ediyor.
Emrah Serbes

Bu dünyayı başka bir hayatın bekleme salonu ya da vakit geçirme yeri olarak görüyordu.
Cemal Süreya
Her şeye yeniden başlamak mümkün değildi. İstesem de mümkün değildi. Nerede kaldığımı unuttuğuma göre, baştan başlamak için de birtakım yetenekler gerekliydi; daha talihli doğmuş olmak gerekliydi mesela.
Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken

ah muhsin ünlü


bu kadar çok konuşuyorsun, bilsen susarsın.
bilmenin son noktasıdır susmak.


23 Şub 2012

Güçlü olmaya benden daha çok ihtiyacın var.
Çünkü haksız olduğunu kalbinin bir yerinde biliyorsun.

Bu sevinçli, akıllı uslu insan sesleri arasında yalnızım. Bütün bu adamlar, vakitlerini dertleşmekle, aynı fikirde olduklarını anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar. Aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye ne kadar önem veriyorlar!
Jean-Paul Sartre

İnsan beklerken nefes almaz, yutkunur.
Barış Bıçakçı
Bana huzur içinde geçecek bir saniye bile bağışlanmış değil, hiçbir şey bağışlanmış değil, her şeyi dişimle tırnağımla elde etmek zorundayım, sadece şimdiyi ve geleceği değil, geçmişi de, belki de her insanın doğal bir biçimle sahip olduğu şeyi, evet, onu da elde etmek zorundayım, belki de en zor iş bu, yeryüzü sağa dönerse, benim geçmişi telafi etmek için sola dönmem gerekiyor. Ama şimdi bütün bu yükümlülükleri yerine getirecek bir gıdım gücüm yok, dünyayı omuzlarımda taşıyamam, paltomu bile taşıyamıyorum.
Franz Kafka, Milena’ya Mektuplar

22 Şub 2012




"Çok merak ediyorum kendimi
Başıma birşey mi geldi
Öldüm mü kaldım mı
Hiçbir haber yok kendimden
Bu sabah kapımı çaldım
Kapıyı açan kendim
Bir süre kendime baktım
Bu güleç yüz bendim
Oh ne güzel bir sabah
Bugün de yaşıyorum demek
Benden başka yok kimsem
Beni merak edecek."

Aziz Nesin

19 Şub 2012


Bana "kalbimdesin" deme! Bilirsin, kalabalık yerleri sevmem.
Edip Cansever

5 Şub 2012

Düşünce

Mikhail Nesterov-1900

Hallac-ı Mansur:

Cehennem acı çektiğimiz yer değildir; acı çektiğimizi kimsenin duymadığı yerdir

Yanlışlık !



Adamın biri yanlışlıkla ölür. Vadesi dolmamasına rağmen ölüm meleği onu başka biriyle karıştırıp canını almıştır. Ve bu yanlışlık epey bir zaman sonra fark edilir. Tanrı bizzat el koyar duruma ve ve bir yanlışlık yapıldığını bunun telafisi için ne yapabileceğini sorar. Başta dünyaya geri dönmek ister bizim adam ama sonra düşür ve 'amaan' der 'zaten pek matah bir hayat yaşadığım yoktu, siz en iyisi beni cennetinize alın ben orada takılırım.' Tanrı buna karşı çıkar. 'Hayır' der 'Daha vaden dolmadı, bir şekilde seni tekrar dünyaya göndermemiz lazım sıran geldiğinde cennet talebini değerlendiririz. Ama bizden kaynaklı bir mağduriyet yaşadığın için sana şöyle bir seçenek sunuyoruz. Yaşadığın en mutlu an hangisi söyle, seni o ana gönderelim vaden dolana kadar o anda yaşa. Sevinçle kabul eder adam bu teklifi ve düşünmeye başlar. Ömrü boyunca en mutlu olduğu zaman hangisiydi hatırlamaya çalışır. Sevgilisi ile ilk öpüştüğü an gelir aklına. Evet der içinden kendimi en mutlu hissettiğim an o andır. Beni tekrar o zamana gönderin ve ben sıram gelene kadar sevgilimle öpüşeyim. Peki der Tanrı ve adamı sevgilisiyle öpüştüğü ilk ana gönderir. Yalnız bununla yapılan hatayı telafi edemeyeceğini düşünerek adama söylemeden bir iyilik daha yapar. Ona insanların düşüncelerini okuma yeteneği de verir. Adam gözlerini açtığında kendisini sevgilisiyle öpüşürken ve kafasında şu seslerle bulur. 'Iyy nerden buldum bu sersemi şu öpüşme faslını bir an önce kesse de şu bahsettiği hediyeyi çıkarsa artık.' Adam okuduğu düşüncelerin dehşetiyle kızdan uzaklaşır ve Tanrıya yalvarmaya başlar. 'Yanılmışım Tanrım. Benim en mutlu olduğum an babamla birlikte lunaparka gittiğimiz ilk günmüş. Ne olur beni o zamana gönder.' Tanrı adama kıyamaz ve adam gözlerini açınca kendisini babasının elinden sıkı sıkı tutmuş küçücük bir çocuk olarak bulur. Babası gülümseyerek 'nasıl oğlum beğendin mi?' diye seslenir. Ama tam o esnada içinden de 'Hey allahım ya anasının da misafir ağırlayacağı tuttu, şimdi kahvede okey oynamak varken işin yoksa bu geri zekalıyı avut' diye geçirmektedir. Çocuk kafasını yukarı kaldırır ve Tanrı durumu anlar. Başka bir ana daha gider adam, sonra başka bir ana daha, sonra başka bir an... Hepsinin sonucu aynıdır. Bir sürü denemeden sonra adam artık emin olmuştur. Mutluluk dediğimiz şey kandırmacadan başka bir şey değildir ve ancak karşımızdaki insanların gerçekte ne düşündüğünü bilmediğimiz sürece mümkündür. Kendi mutluluğunu başka insanlarla tanımlayabilen biri gerçekte hiçbir zaman mutlu olmamıştır. Ve en sonunda der ki Tanrı'ya. 'Tanrım, benim gerçekte en mutlu olduğum an meleğinizin bana yanlışlıkla yaşattığı anmış, daha fazla oyalanmadan siz beni yine o ana gönderin..'
Ali Lidar
kendimi dahi anlamına gelen -de gibi hissediyorum.
diğerleriyle bitişik durduğum zaman huzursuzlanıyor, sırıtıyor, eğreti gibi oluyorum

3 Şub 2012



sen kendine yetmiyorsun hiç kimse sana yetmiyor
birini bitirmeden aklın öteki yolculukta
yanımda olduğun zaman her zamankinden yalnızım
Attila İlhan

2 Şub 2012

Deniz anasının bi amacı var,sırtlanın,kenenin,sıçanın,hamam böceğinin…Her biri kendi ışığı ile dopdolu.
Benim ışığım sönük.Kim yaptı bunu bana?
Charles Bukowski
Deniz anasının bi amacı var,
sırtlanın,
kenenin,
sıçanın,
hamam böceğinin…
Her biri kendi ışığı ile dopdolu.
Benim ışığım sönük.
Kim yaptı bunu bana?
Charles Bukowski