24 Ara 2015

“ Hepsi hayatının bir döneminde her şeyi geride bırakıp başka bir yerlere gitmiş, biliyor musun?” diye durdurdum onu. “ Tolstoy hariç. O da içten içe hep çekip gitmek istiyormuş ama bir türlü cesaretini toplayamıyormuş. Nihayet seksen küsür yaşında, tamamdır artık, gün bugündür diyerek pılını pırtısını toplamış ve gitmiş tren istasyonuna. Sonra tren gelmiş ama o hiç yerinden kıpırdamamış..”
“ Niye? Son dakikada vaz mı geçmiş yine?”
“ Hayır,” dedim. “ Treni beklerken ölmüş.”


Alper Canıgüz

18 Ara 2015

Kader gayrete aşıktır.



Muhyiddin İbn Arabî
Aynı yerde kaldıkça, nesneler ve insanlar yozlaşır, çürür ve de leş gibi kokmaya başlarlar.


Louis Ferdinand Céline
Ben dalgın insanları çok severim. Bu, onların iyi ve fikir adamı olduklarını gösterir. Zira kötüler ve boş kafalılar her zaman uyanıktır.

Charles-Joseph Lamoral

Kimseyi övmeyen, kimseyi kötülemeyen, kimseden yakınmayan, kimseyi suçlamayan insan, olgun insandır.

Epiktetos
Kırk yaşımızda, yüreğimize yirmimizde sıktığımız bir kurşunla ölüyoruz.


Rene Char
Devir öyle bir devir ki insan kalkıp da "şuyum” diyemiyor; iyi bir şey zannedip “ben de” diyorlar. Şöyle gönül rahatlığıyla bir içimi döküp “yahu ben şizofrenim galiba” desem “aa devir şizofren devri kim değil ki, sen beni bilsen,” diyorlar.


Şule Gürbüz

13 Ara 2015


Anlamak affetmektir. Siz anlayıp affedersiniz, onlar anlamadıkları için hep kinlenir. Affınız bile kinlendirir birilerini. Düşmanı çok bir derviş olursunuz. Dervişliğiniz diken olur düşmanı kanatır durur. Kanı gördükçe üzülürsünüz. Siz üzüldükçe dikeniniz sivrileşir. Yapayalnız kalırsınız. Anlayışlı ve üzgün ve yapayalnız.Simsiyah bir yalnızlıkta boğulur gider hüznünüz.


Mine Söğüt
Sensiz mutsuz olmayı, seninle mutsuz olmaya tercih ederim.

Frederic Beigbeder

Murathan Mungan

Hangi dağın konuşmaya ihtiyacı vardır,
susmaktan yapılmıştır bazı anlar
yüksek sesle okunduğunda dağılırlar…

Ora, lege, lege, lege, relege, labora et invenies

                                    Pray, Read, Read, Read, Read Again and You Shall Find
Cennetin her zaman bir kütüphaneye benzediğini hayal etmişimdir.


Jorge Luis Borges

John Cassavetes, 1929-1989


Hayatın ciddi olduğu fikrinde en ufak bir kanıt bile yoktur.


Brendan Gill
Benim hayatta sizin kadar tecrübem yok.
Pek az insanla tanıştım ve daima kendimle yaşadım..

Sabahattin Ali
Her şey bir nedenle olur.
Eğer olmuyorsa, onun da bir nedeni vardır…


Arnon Grunberg

10 Ara 2015

 İnsanları kendisinden uzaklaştırdığını ilk olarak itiraf eden kendisi olmuştu. Dertleriyle insanları sıkmak istemezdi. Bazen araya mesafe koymak, rol kesmekten veya açıklama yapmaktan daha fazla kolayına geliyordu.

Laura Kaye
Her şeyi çok ciddiye alıyordum, sanki ölümsüzmüşüm gibi.

Sartre

6 Ara 2015

Ayağa kalk! diyorum kendime emirler yağdırarak. Dışarı çık! Yaşam dışarıda ve onun kendisini yeterince ciddiye almayanlara nasıl öfkelendiğini öğrenmiş olmalısın. Oysa tek dileğim hantal, devasa bir amip gibi burada, evim dediğim hapsedilmiş özgürlüğümde serili kalmak, bin yıl daha uyumak...

Aslı Erdoğan

David Bowie - Space Oddity


5 Ara 2015

Bencil, sabırsız ve biraz güvensizim.Hatalar yapıyorum, kontrolsüzüm ve zaman zaman idare edilmesi güç biri oluyorum.Ama en kötü halimi bile idare edemiyorsan, en iyi halimi de kesinlikle hak etmiyorsundur.

Marilyn Monroe
Know thyself.


Thales

Prenses Süreyya (Soraya) 1932-2001



Yıldırım aşkıyla tutulduğu İran Şahı Rıza'nın koluna, Christian Dior marka gelinliğiyle giren Süreyya, bir peri masalında yaşamayı düşlüyordu. Fakat anne olamadığı ve Şah'a çocuk veremediği için ayrıldılar. Çıktığı uzun Avrupa yolculuğunun son durağı Paris'te Süreyya'nın bundan sonra tek dostu içki şişeleriydi. Öyle ki ölüsünü bile eve gelen hizmetçisi bulmuştur.

Anlamayanlar için dilimi, değersizler için kalbimi yormadığım günden beri mutluyum.

Kurt Vonnegut
Defter aynı olduğu sürece, yeni bir sayfa açmanın ne önemi var?

Tom Robbins
Kadınlar sessiz erkekleri sever. Onların kendilerini dinlediklerini sanırlar.

Marcel Achard

3 Ara 2015

Murathan Mungan

Mutluluğun anlarla tartıldığı yaşlara geldik.

Mashaf-i Reş (Mushaf-i Res/Kara Kitap)



Ezidilik'te Kitab el Celve ile birlikte kutsal sayılan iki kitaptan biri. 15. yüzyılda yazıldığı tahmin edilen bu kitap, Ezidiler'in kutsal kitabıdır. "Kara Kitap" olarak da adlandırılır. Ezidilik inancına göre, Tanrı Siyah Dağ'a indiğinde Siyah Kitap doğmuştur. Kara Kitap, Kitab-ül Cilve'den daha uzundur ve bölümlere ayrılmamıştır. İlk yarısı yaratım süreci hakkında bilgi vermektedir. Beyaz İnci ve Melek-i Tavus ilk önce yaratılmıştır. Yasak meyvenin yerine buğday geçer. Havva, Adem cennetten kovulduktan sonra yaratılmıştır. Melek-i Tavus Adem'e secde etmez ve böylece Allah'ın yaptığı sınavı kazanır. Asaletini ispatlamıştır. Lanetlenmek yerine ödüllendirilir ve yaratımı Allah tarafından yapılmış olan Evren'in sürdürülmesi görevi kendine verilir.


2 Ara 2015

Nazca


Kapıyı her çalışımda içeriden gelen 'kim o?' sorusuna verdiğim yanıt hiç değişmedi:
'Bilmiyorum'...

Dücane Cündioğlu

Nasihat meyvede gizli bir vitamin gibi olmalıdır.


Paul Valery
İnsanlar birbirlerini sık sık görünce tanıdıklarını sanıyorlar.

Milan Kundera
Neden sonra farkına varıyor insan,
Ayağına takılan bütün taşları yoluna kendi döşediğinin..

Kahraman Tazeoğlu

30 Kas 2015

Bir suda iki balık kavga ediyorsa, oradan az önce uzun bacaklı İngiliz geçmiştir


Kızıldereli atasözü

Prainetos


Nefret ettiğin insanla iyi geçinme çabasına siz medeniyet diyorsunuz, ben sahtekarlık diyorum.
O yüzden anlaşamıyoruz ...

Charles Bukowski.

Mark Twain

Kendimi insanlara anlatmayı, işlerine geleni duyduklarını fark ettiğimde bıraktım...

29 Kas 2015

Zagreb

Ünlü Hırvat şairi Antun Gustav Matoš, 1972 den beri Strossmayer Geçidinden şehri seyrediyor. Ivan Kozaric'in yaptığı heykel Zagreb'in en sakin köşelerinden birinde yer alıyor.



The best education I have ever received was through travel.

Lisa Ling

Dostoyevski

Herkesi öldürüyoruz, sevgili dostum. Kimini kurşunlarımızla, kimini sözlerimizle, kimini yaptıklarımızla ve kimini de yapmadıklarımızla.


Küstüm demek ne kolaydı çocukken,.
Şimdi ise alttan alıyoruz herkesi, çoğu zaman da istemeden.

Nazan Bekiroğlu.
Bir insanın gelebileceği en yüksek mertebe güvenilir insan olabilmektir...

Doğan Cüceloğlu.

Heidi’nin ayakları neden çıplaktı?



Alp’ler, peynir ve çikolatadan sonra İsviçre’nin simgelerinden biri sayılan Heidi’yi hatırlayın. Kırmızı yanaklı, basit elbiseli, hiç yorulmadan herkesin yardımına koşan bu kız çocuğu, hep çıplak ayaklarıyla geçer öykülerin içinden. Onun büyükbabası olarak izlediğimiz yaşlı çiftçiyle arkadaşı Peter’in ayakkabıları varken Heidi, keskin taşların üzerinde ve soğuk havalarda bile hep çıplak ayak koşar keçilerin peşinden.
Yaratıcısı Johanna Spyri, 53 yaşında yazdığı Heidi aracılığıyla, çıplak ayaklı çocuklar gerçeğinin üzerindeki toplumsal sır örtüsünün bir ucunu kaldırmıştır. Heidi çıplak ayaklıydı; çünkü çıplak ayaklar, erkek ya da kız bütün “köle çocukları” diğer çocuklardan ayıran keskin uçurumun simgesiydi.
İsviçre’nin karanlık yüzü
İsviçre’de 1789 yılında 14 yaşından küçük çocukların fabrikalarda çalışmaları yasaklandı. Ama çocuk sömürüsü için yeni bir kapı açıldı ve İsviçre, 18. yüzyılın sonundan 1960’lı yılların başına kadar çocuk emeği sömürüsünün örneğine az rastlanan bir biçiminin uygulama alanı oldu. Devlete borcu bulunan ya da boşanan çiftlerin, fakir ailelerin çocukları, yetimler, ailesi cezaevinde olan ya da kendisi suç işleyen çocuklar, devlet ve kilise vasıtasıyla, çalıştırılmak üzere başka ailelerin yanına yerleştirilirdi. Ancak 1974 yılında yasayla kaldırılan bu uygulamada, papazların önderliğinde ailelerden toplanan çocuklar çiftliklere kiralık olarak verilir veya şehirlerde kurulan çocuk pazarlarında, dört yaşındaki çocuklar bile, ev ve çiftlik işlerinde çalıştırılmak için satışa çıkarılırdı. Bu andan itibaren, çocukları arayan, sorunlarını dinleyen tecavüze uğradıklarında ya da işkence gördüklerinde sahip çıkan olmazdı. Çünkü toplumun gözünde onlar, suç işleyen, boşanan, fakir düşmüş ailelerinden “kurtarılmış” çocuklardı!
Böylece, ahırlarda hayvanlarla birlikte yaşayan, çoğu kez bir çuvaldan ibaret elbiseleri içinde hemen her zaman aç olan bu çocuklar, toplumsal hayatın olağan, sıradan bir parçası olarak kabul gördü. Bunun bir tür kölelik sistemi olduğu idrak edildikten sonra bile, uzun zamanlar boyunca İsviçre’nin konuşmaktan dahi kaçındığı bir tabu halinde üstü örtüldü.
Yüzleşme
Birkaç yıldır İsviçre toplumu bu gerçekle yüzleşmeye çağrılıyor. Çünkü köle çocuklardan bugün hayatta olanlar bu tarihsel utanca tanıklık ederek o dönemin hiç olmazsa vicdanlarda yargılanması yönünde güçlü bir kamuoyu baskısı oluşturdular.
Verdingkinder’lerin insanlık dışı yaşam koşulları ilk defa bir filme de konu edildi. Bu gerçeği yaşamış on bine yakın insanla yapılan röportajlardan doğan senaryo, Markus Imboden tarafından çekildi ve 2011 tarihinden itibaren gösterime girdi.
Film, o zamana kadar kendi gerçeklerinin kabuğunda yaşayan pek çok insanın konuşmasını sağladı.
Örneğin; Lyss’ de oturan Hugo Zingg (76) filmin gösterimin ikinci günüde ‚ “Ben de O Cehennemi Yaşadım” diyerek bir gazeteye yaşadıklarını anlattı. Tam 70 yıl sonra bu yazı sayesinde, ikisi de yıllarca köle olarak ayrı çiftlikler de birbirlerinden hiç haber almadan çalıştırılmış iki kardeş birbirlerini bulabildi. İsviçre Çiftçiler Birliği, o günkü çocuklardan özür diledi. Thurgau yönetimi, zamanında bölgede çalıştırılmış tüm çocuklar için resmi olarak özür diledi. Şimdiye kadar bu ticarete aracılık yapan rahipler adına sadece Luzern Katolik Kilisesi özür dilemiş durumda.

Dora Stettler, iki kardeşi ile birlikte Emmantel’e bir çiftliğe kiralık olarak verilir. Tarih 1934. Artık burası sizin eviniz diyerek çocukları bırakırlar. Yeni bulduğu arkadaşı Karl ile yaşamına sorunsuz ve engelsiz devam etmek istemektedir. Yedi yaşında ki Dora, annesinin bavula koymuş olduğu elbiseleri tam dört yıl giyer. Kendisine iki numara büyük gelen ayakkabısını bir numara dar gelene kadar da kullanmak zorunda kalmıştır. Babasının getirdiği kıyafetleri ise çiftlik sahibinin çocukları giyer. Babaları onları geri almak için tam dört yıl boyunca mücadele eder, sahip çıkar ve sonunda mücadelesini kazanır. Annesinden hep nefret eder. Yıllar sonra bu kitabı yazar.
Charles Probst 79 yaşında. Annesinin “çıplak ayaklı çocuk” olarak yanında çalıştığı çiftçi tarafından tecavüze uğraması sonucu doğmuş. Başka bir bakıcı aileye verilmiş. Annesinin kaderi onun da geleceği olmuş. Yıllarca saat dörtte kalkarak ot biçmiş, ahırda yaşamış, yıllarca dişlerini fırçalayamamış, iç çamaşırı olmamış, hasta olduğunda doktora götürülmemiş. Cinsel istismara uğramış. Sabahları verilen kuru ekmeği soğuk suya batırarak yemek zorunda kalmış. Uzun yıllar sakladığı bu gerçeği artık tüm İsviçre çapında yapılan toplantılarla anılarını anlatarak, soruları cevaplandırarak bu karanlık dönemin aydınlatılmasına katkıda bulunuyor.
Sevim Akyürek






27 Kas 2015

Gündoğdu-İzmit

                              2014-02-10 08.55.38
Bir şey sona ermek üzere. Oturmuş sigaranı tüttürürken, içini kemiren, seni tedirgin eden bir şey olduğunu seziyorsun. Gündelik hayatın dertleri mi seni korkutan? Hayır. Seni korkutan içindeki boşluk. Anılar yok bu şehirde..

Cesare Pavese

Anaïs Nin

I am the most tired woman in the world. I am tired when I get up. Life requires an effort I cannot make.
 İnsan o kadar çok şey atlatıyor ki, her şeyi atlatabileceği yanılsamasına kapılıyor.

 Elias Canetti

MAHLER Symphony No. 4: III. Ruhevoll

Samuel Palmer, Harvest Moon


Man is not what he thinks he is, he is what he hides.

André Malraux
Bazı gerçeklerin kimseye yararı yoktur.

Ahmet Ümit

Hopeless Wanderer

I will learn to love the skies I’m under.

Mumford &Sons

24 Kas 2015

Uzaktan bakış..


Ortalama çiftçi ortalama avcı toplayıcıdan daha fazla çalışarak karşılığında daha kötü besinlere sahip oldu. Tarım devrimi tarihin en büyük aldatmacasıdır.

Yuval Noah Harari
Eğer insanların düşündüklerini sanmalarını sağlarsanız sizi severler.Gerçekten düşünmelerini sağlarsanız sizden nefret ederler.

Marquis

Helenopolis'in Kuşları


Erik ağacı da böyledir. Ne vakit güneş açsa allanıp pullanır, bir türlü öğrenemez gerçek baharı.

Buket Uzuner

23 Kas 2015

Hepimiz Yamyamız

Geçmişteki insanların kendilerini beslemek için canlı varlıklar yetiştirdikleri ve bunları katlettikleri, parçalara ayrılmış etlerini de vitrinlerde göğüslerini gere gere sergiledikleri fikrinin, bize 16.17. yüzyıllardaki seyyahların Amerikalı, Okyanusyalı ya da Afrikalı vahşilerin yamyam sofralarında hissettikleriyle aynı tiksintiyi hissettireceği bir gün gelecektir.

Claude Lévi-Strauss

22 Kas 2015

Jorge Luis Borges


Zaman beni sürükleyen bir nehir; ama nehir benim; beni parçalayan bir kaplan; ama kaplan benim.
Beni tüketen bir ateş; ama ateş benim. Evren, ne yazık ki, gerçek; ben, ne yazık ki, Borges’im.

Julio Cortázar

İçimize yağmurlar yağsın, ferahlayalım isteği; sonunda yağsın, yağsın da toprak koksun, canlı bir şeyler evet, sonunda canlı bir şeyler koksun.

Supergirl


(Originally by Reamonn)

16 Kas 2015

İnsanlar sizi eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğinizi söylerler.

Sigmund Freud
Güçlü olmak hanımefendi olmaya benzer.Birilerine öyle olduğunuzu söylemek zorundaysanız, öyle değilsinizdir.

Margaret Thatcher
Katlandığımız değil, razı olduğumuz insanlar dostlarımızdır.

İbrahim Tenekeci
AffediIen vazgeçiIendir. O, affediIdi. Çünkü ondan vazgeçiIdi!

Küçük İskender

8 Kas 2015

Dante's Paradise




Frida


Uykuların Doğusu

Çoğu kez, insan herhalde uykudan kalkınca hemen uyanamıyor da, bir şeyleri gördükçe, o gördüğü şeyler kadar parça parça uyanıyor, diye düşünüyordum. Masayı görmüşse masa, kitapları görmüşse kitaplar, giysileri görmüşse giysiler, duvarları görmüşse duvarlar kadar uyanıyor, diyordum söz gelimi. Bir bakıma, insan gördüğü şeylerin toplamı kadar uyanık, görmediği şeylerin sonsuzluğu kadar uykuda oluyor, diyordum. Ardından da, olaya bu açıdan bakıldığından, var olan her şeyi asla aynı anda göremeyeceğimize göre, demek ki uyanmanın hiç, ama hiç mi hiç sonu yok, diyordum.

Hasan Ali Toptaş

Theodore Roethke

I teach my sighs to lengthen into songs.

(Araf) Purgatory, Gustave Doré-1868

Doré, Ascent of stairs
Dante, Virgil and Statius preparing to make a bed of the stairs for the night



Bir kuş kanadının esintisinde bile dengesi bozulan bir kalp kalmıştı geriye o günlerden…


Nazan Bekiroğlu

7 Kas 2015

Huzura buradan ne kadar daha var..?

Tezer Özlü

Her şeyden ayırabilseydim kendimi.
Her şeyden, burjuva ya da küçük burjuva, Allah'ın belası gündelik düzenin üstüme saldığı her şeyden.
Dinlemeyi severim. İnsanları dikkatle dinleyerek çok şey öğrendim. Çoğu insan karşısındakini hiç dinlemez.

Ender Haluk Derince
Bütün mesela etrafındakilerin onu tanımamasındaydı, o da kendini tanıtmak için teşebbüste bulunacak adam değildi.

Sabahattin Ali
Herkes her zaman haklı. Bense, hiçbir zaman.

Vasconcelos

2 Kas 2015



Kaçmak isteyip de kaçamayan, bununla birlikte durması gereken yerde durması gerektiği gibi durmayı da beceremeyen herkes gibiyim anlayacağın!

Ali Lidar

29 Eki 2015

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat. Okuyarak,dinleyerek değil…
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım…

Can Yücel

Ne tuhaf!
İnsanoğlunun bu dünyada en geç keşfettiği şey şimdiki zamandı.
İnsan içinde bulunduğu anı derinleştirmeyi zamanla, yani zamanı azaldıkça öğreniyordu..

Murathan Mungan

Voynich Elyazmaları 1404-1438

Kitap, 1912 yılında antika kitap koleksiyoncusu Wilfrid Voynich tarafından İtalya'da bulundu. 600 yıllık el yazması kitapta yazılanlar bilinen hiçbir dilde anlam ifade etmiyor.  Egzotik bitkiler, gizemli insanlar ve yıldızlar... Sayfaların altı, üstü, sağı, solu çizimlerle dolu. Voynich elyazması yıllardır dilbilimciler, kriptologlar, tarihçiler, diğer branşlardan bilim adamları ve meraklılar tarafından yoğun olarak incelenmekle birlikte, tamamen çözülememektedir. Dilbilim profesörü Stephen Bax, Yale Üniversitesi'nde korunan kitaptaki 10 sözcüğün şifresini çözdüğünü, 14 sembolün ise ne anlama geldiğini tespit ettiğini açıkladı. Pax'ın çözümlediği sözcükler arasında yedi yıldız çiziminin hemen yanında yer alan 'Taurus' (Boğa burcu) ve kantoron bitkisinin resminin yanında görülen 'Kantairon' sözcüğü bulunuyor.  Diğer metinler anlaşılamamakta ve bunun hangi dil olduğu bilinmemektedir. 


Böyle insanlar vardır, düşmanlık nedir, intikam almak nedir, bilmezler... Onlara ne kadar kötülük etseniz de yine gelir size sokulurlar. Gerçi duydukları sevgiyi sıcak, soğuk diye ölçmeye kalkarsak, hiçbir zaman ortayı aşmadığını da söylemeliyiz. Herkesi sevdikleri için iyi insan sayılırlar; oysa kimseyi sevmezler ve kötü olmadıkları için iyi olarak anılırlar.

İvan Aleksandroviç Gonçarov
Kendi kendini aldatma, benim sığındığım son duraktı; çünkü ciddi bir şekilde yaralanan kimse, hayatını kurtaracak sargı bezi temiz midir diye sormaz.

Yukio Mişima
The measure of a man is what he does with power.

Plato

Bir Sana Bir de Bana

Bazen insanlardan uzaklaşmak lazım. Umurlarında ise farkına varırlar. Farkına varmıyorlarsa, dünyalarındaki yerinizi öğrenmiş olursunuz.

A.B

28 Eki 2015

Bir yerde okumuştum, Mösyö Boustouler, tepenize çığ düştüğünde, bütün o karın altında yatarken neresi aşağısı neresi yukarı anlayamaz oluyormuşsunuz. Karı iteleyip kurtulmak istiyor ama yanlış yönü seçip kendinizi daha da derine, kendi mezarınıza gömüyormuşsunuz. İşte kendimi aynen böyle hissediyordum, yönünü şaşırmış, arafta kalmış, pusulamdan olmuştum.

Khaled Hosseini
Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.

Sabahattin Ali

27 Eki 2015

Birine duyduğunuz sevgi ve öfke doğru orantılıdır.
En çok sevdiğiniz insana, herkesten çok öfkelenirsiniz.

Freud
Ben hiçbir zaman dünyayı umursamadan hayatın tadını çıkarabilen rahat bir insan olamadım.
O yürek yok bende..

Cesare Pavese

Edmund Dulac, The Dreamer of Dreams, 1915.