19 Oca 2013

Tol

Her yalnız çocuk gibi bir atlas müptelasıydım ben de Mehmet. Birbirlerinden ince, kesik çizgilerle ayrılmış, kimi bir yüze, kimi bir yılana, kimi bir file, çizmeye, süt şişesine, denizanasına, yılana, çam ağacına, böbreğe, kalbe, karaciğere benzeyen bir yığın ülkeye sonsuz bir merakla bakardım. Bu adına siyasi denen haritaydı. Bir de fiziki harita vardı ki Mehmet, onun yükseldikçe kahverengisi koyulan dağlarına, mavi iplikten ırmaklarına, yeşil benek ovalarına anlamazlıkla, ama hep büyülenerek bakardım. Fiziki haritayı daha çok severdim, dünya bir bütün olurdu çünkü o zaman, sınırlar kaybolurdu ve benim için bütün o kesik çizgilerle birbirinden ayrılmış ülkeler varılabilir, görülebilir birer coğrafya haline gelirdi.

Murat Uyurkulak