3 Haz 2017

“Çok şeyler biliyorlar Olric, çok farklı şeyler biliyorlar. Kimi, pencerenin yanında oturmayı akıl ediyor, kimi ön tarafta yerim olsun diye diretiyor. Kimden ne zaman öğrendiler bu kadar bilgiyi? Bazısı sigara içiyor: öyle olur olmaz bir marka değil, kendi istediği sigaradan içiyor. Bazıları da, yol uzundur diye, bir sürü gazete, dergi alıyor otobüse binmeden önce. Gazete satanlar biliyorlar onların ne çeşit dergileri istediklerini; hemen koltuklarının altındaki yığından, kılıç çeker gibi çıkarıveriyorlar. Sen o dergilerin daha adını bile duymamışsın; şöyle ikiye katlayıp uzatıyorlar bir anda. Zehirlenmeden sigara içmek için ağızlıklar, saymak için tespihler satıyorlar; çakmağını dolduruyorlar, içine taş koyuyorlar. İhtiyaç sahipleri ve onlara ihtiyaçlarını temin için didinenler. Bu işler ne kadar uzak geliyor bize. Aralarındaki gizli bağı göremiyoruz. Sen tam, bu adam elindeki eşyayı kime satar, diye düşünmeye başlarken birden başka bir adam, beklenmedik bir adam elini kaldırıyor, ver bakalım bir tane, diyor. Yağmurlu havalarda ayakkabı boyacıları vapura binmiyor; herkes işini biliyor bizden başka. Ben bütün insanlara hayranım Olric. Bütün satıcılar, biletçi yanlarından geçerken nasıl gülümsemek gerektiğini ve arkasından nasıl küfredileceğini biliyorlar. Biletçi de işini biliyor: atarım sandığınızı denize bir daha görürsem, diyor. Nasılsın arkadaş, bir sigara ister misin? demiyor mesela. Benim yanımdan geçerken de saygılı bir tavır takınıyor. İçlerinden bir tanesi bile görevini şaşırsa, kim bilir ne karışıklık çıkar. Vapur altüst olur. Hepimiz denize dökülürüz. Oysa hepimiz her şeyi çok iyi biliyoruz. Bizi artık kimse tutamaz Olric. ..."


Oğuz Atay