15 May 2013

Olanlık


Meğer aydınlıkmış esas kötü olan, insanı savunmasız bırakan, bela getiren, her anlamla dolu dönemin ardından derin bir anlamlandıramama dönemine girerim ben, toplarım toplarım sonra o ağırlıkla dibe batarım, evet, bütün her şey anlamını tamamen kaybetti bak, berbat bir çöküntü, teker teker sıyrıldım bak kaç gündür bana hayat veren o anlamlardan, tek tek atıp hafiflemezsem tekrar su üstüne çıkamam, boğulurum, cepteki intihar tabancası çıkar ortaya, neden korkuyorsun, hiçbir anlam kalmadı ondan, her şey birden değerini kaybetti ondan, ne olacak, nasıl dayanacağım, kaslarımdaki bu gerginliğe nasıl dayanacağım, nasıl dayanacağım, öyle büzülürüm yatakta, dizlerimi göğsüme çeker, koskoca adam, top gibi yatağın içinde, hayatımın büyük bir kısmı bu yorganın altında geçti benim, kurtar beni Allah’ım, kurtar beni, neden sonra kaslarım yumuşamaya başlar, anlamlandıramama krizi yavaş yavaş biter, bedenime ılık bir su gibi kendilik yayılır, bacaklarımı aydınlığın küçük yaratıkları ısırmayacak artık, açarım bacaklarımı, gerinirim yatakta, Allah’ım elimden tut, bırakma beni bu çoksesli duygulara, her taraftan fısıldayan korkulara, bedenimi açar gererim, anlam tıpkı bir beyin kimyası gibi geri gelmiştir, gevşetici bir doz, artık kalkıp dolaşabilir, aydınlıklardan gelen parlak yaratıklardan korkmayabilirim, anlamın canlı kalabilmek için biraz karanlık istemesi ne tuhaf, karanlığı özlüyorum, uyku getiren karanlığı, biyoritmi, melatonini, Allah’ım bugünü de sağ salim kapattım, yarın da bana yardım et, işte bu. Anlam için biraz karanlık!

Ahmet Güntan