Başkaları ne der?..
800 yıl önceki bir değerlendirme
Şeyh Sadi-i Şirazi 'nin 1257 yılında kaleme aldığı eşsiz eseri Bostan 'dan bir bölüm:
Dicle'ye çalışarak sed çekmek mümkündür.
İmkânsız olan kötü niyetlerin dilini bağlamaktır.
İster arslan, isterse tilki, insanlardan kurtulmazsın.
Yalnızlık köşesini seçip, kimseyle görüşmeyecek olursan, yaptığın "hiledir" derler, seni şeytana benzetirler.
Yüzü güzel, huyu canayakın olana ahlaksız diye iftirada bulunurlar.
Zengin olanın derisini yüzerler gıybet ve dedikoduyla, "Firavun gibi kendini beğenmiş ve mağrur" diye nitelerler.
Yoksulsa eğer, "uğursuz ve kara günlü" diye çıkarırlar adını. Sıkıntı çekiyorsa bir fakir, "beceriksizliğinden" derler.
Arzusuna kavuşmuş bir zenginin başına musibet taşı düşse, bunu ganimet bilir, "malına mülküne kibirliydi, mutluluğun ardından felaketin geleceğini düşünmüyordu, ne güzel oldu. Allah layık olduğunu verdi" diye konuşurlar.
Çalışan birini görseler, "ne kadar hırslı, hiç boş durmuyor, hep dünyaya çalışıyor" diye suçlarlar.
Çalışmayana, "tembel adam, hazıra konmak, başkasının sırtından geçinmek istiyor, ne olacak, dilenci!" diye aşağılarlar.
Sabreden, "korkak" diye nitelenir.
Yiğit olup kahramanca davranandan "deli bu adam" der, kaçarlar.
Gezemeyen, "karısının dizi dibinden ayrılmamış insandan ne fayda umarsın?" diye ayıplanır, adam yerine konmaz.
Gezgin olana, "serseri bir ayakla dünyayı geziyor" diye derisini yüzerler ve "azıcık serveti ve gücü olsaydı, ülkesini terk etmez, şehirden şehre sürülmezdi" derler.
Bekâr ise birisi, "bedeni yeryüzüne gereksiz bir ağırlıktır, yer onun yatıp kalkmasından inciniyor" derler.
Sevip evlenmeye kalkışana, "gönül yüzünden çamura düşen merkebe benzedi" diye konuşurlar.
Cömertlik yapana, "yeter! Yarın avret yerini örtmeye bez bulamaz, bir elini önüne, ötekini ardına tutarsın" derler.
Bulduğuyla yetinse, tutumlu olsa birisi, "bu alçak da babasına benzedi, o da biriktirdi, yanında götüremedi" derler.
Çirkine çirkin, güzele güzeldir diye sıkıntı verirler.
Kim güven ve huzur köşesinde rahatça oturabilir?
Tek çaresi vardır: Sabır.