Aynı yolu beraber yürüdüğümüzü sandığımız insanlar, aslında bize sadece gidecekleri yere kadar eşlik ediyor..
28 Nis 2017
26 Nis 2017
25 Nis 2017
Yediremez insan kendine. Hele bir kere yalnız ve özgür yürümenin ne tuhaf bir şahanelikte olduğunu öğrenmişse... Bu yalnızlık şahane olmadığı zaman bile artık beceremez yalvarmayı kimseye. Gönlünü eğemez insan, boynunu düşüremez, ellerini bükemez. Eğilip bükülemeyen kırılır. Kırılan dökülür. Dökülen suya karışır. Sokaklarda biriken yağmur suyuna. Belki bu yüzden, suya karışıp silikleştiği için yüzü, artık yalnız yürüyenin adını kimse söylemez. Saçak altı insanları kaybedenleri sevmez.
22 Nis 2017
Hallac-ı Mansur, cezbe ve sekir halinde söylediği ve mazur bulunduğu Ene’l-Hak cümlesi yüzünden idama mahkûm edilir. Onu asılacağı meydana getirdiklerinde etrafta mahşerî bir kalabalık vardır. Hallac-ı Mansur darağacını görünce güler ve kalabalık arasında gördüğü dostu Şibli’den seccade isteyerek iki rek’at namaz kılar. Ardından şöyle duâ eder: “Allahım burada senin dinin uğruna gayrete düşüp beni öldürmek için toplananların suçlarını affet.”
Bu esnada kalabalık içinden özellikle düşmanları, fırsat bu fırsat diye Hallac-ı Mansur’a taşlar atarlar. Hallac-ı Mansur bunlara ah bile demez hatta tebessüm eder, ama dostu Şibli ağlayarak kırmızı bir gül atınca Hallac-ı Mansur inler ve şöyle der: “Taş atanlar avam takımı, bilmiyorlar, halden anlamazlar. Onların taşı bizi incitmez ama halden anlayan bir dostun attığı gül bile bizi incitti, canımızı acıttı.”
Bu esnada kalabalık içinden özellikle düşmanları, fırsat bu fırsat diye Hallac-ı Mansur’a taşlar atarlar. Hallac-ı Mansur bunlara ah bile demez hatta tebessüm eder, ama dostu Şibli ağlayarak kırmızı bir gül atınca Hallac-ı Mansur inler ve şöyle der: “Taş atanlar avam takımı, bilmiyorlar, halden anlamazlar. Onların taşı bizi incitmez ama halden anlayan bir dostun attığı gül bile bizi incitti, canımızı acıttı.”
21 Nis 2017
20 Nis 2017
Erden Cantürk
Fotoğraftaki isim Milas'ın Çomakdağ köyünden 1911 doğumlu Merve Akdemir. Bu fotoğraf, sahibi Erden Cantürk 'e National Geographic ödülünü kazandırdı.
Stephen King
Bana tek başına bir kadın veya erkek göster, sana bir aziz göstereyim. Sayıları ikiyi bulursa, âşık olurlar. Üç olursa, “topluluk” adını verdiğimiz şirin oluşum meydana gelir. Dört kişi olurlarsa bir piramit inşa ederler. Sayıları beş olursa biri dışlanır. Altı kişi olduklarında önyargıyı tekrar icat ederler. Yedi kişi olurlarsa yedi yılda savaşı tekrar icat ederler, insan. Tanrı’nın yeryüzündeki yansıması olabilir, ama insan toplumu, şeytanın yansımasıdır ve daima eve dönmeye çalışır.
19 Nis 2017
18 Nis 2017
17 Nis 2017
16 Nis 2017
Ece Temelkuran
Bu yüzde severim havaalanlarını. Hiçbir yerdesindir çünkü. Hiç kimsesindir. İnsanların pek sevmediği bağlantılı uçuşlar arası havalimanı bekleyişleri bu yüzden şahanedir bana göre. Çünkü orası yolun tam ortası. Hiçbir yerin tazeleyici rüzgârı.
Ece Temelkuran
Dilini bilmediğin bir yerde ağlamak fenadır. Çünkü seni, senin dilinde susturacak kimse yoktur..
Virginia Woolf
She did not want to move, or to speak. She wanted to rest, to lean, to dream. She felt very tired.
12 Nis 2017
Ece Temelkuran
Master programları olmalı daha karmaşık konular için. Bir adam en az acıtarak nasıl terkedilir? Daha az sevdikçe daha çok seviyormuş gibi yapmamak nasıl becerilir? İnsan kendi varoluş enerjisini kaybettiğinde kendi gücüyle buluşmak için ne yapmalıdır? Kalbin tamirinde nelerden faydalanılabilir? gibi başlıkları olmalı akademik tezlerin.
İnsan yanında götürüyor kaçtığını. Üstelik ne kadar uzağa kaçsa da... Hatta artık şöyle düşünüyorum: Tuhaf bir dairesel hareketle tam da kaçtığına doğru koşuyor insan kaçarken. Korktuğunu yok saymak, o yokmuş gibi yaşamak insan doğasına aykırı belki. Ya da belki bunu kabul etmek epey zamanını alıyor insanın. Benim zamanımı aldığı gibi..
Ece Temelkuran
Ece Temelkuran
Sebepler çıldırmamıza engel olmak için gerekli vehimler, illüzyonlardır. Sebeplerin kudreti yoktur ve sonuçları ihtiva etmezler. Aynı anda ya da peşpeşe gerçekleşen olaylara bakarak aralarında fikrî bir bağ kuran insandır. Bu bağı kurarken 5 duyusunu ve tümevarım yöntemini kullanır. Oysa hisler aldatılabilir; bilimsel “kanunlar” güncellenebilir. Matematikçi ve epistemolog Bertrand Russell‘ın örneğindeki gibi:
”…Mantıklı hindi çiftliğe varır varmaz her sabah saat 9′da yem verildiğini fark etti. Ama iyi bir tümevarımcı olduğu için hemen bir sonuca varmak istemedi. Bekledi ve her gün tekrar tekrar gözlemledi. Bu gözlemlerini değişik koşullarda tekrar etti: Çarşambaları, perşembeleri, sıcak ve soğuk günler, yağmurlu ve yağmursuz günler. Her gün yeni bir gözlem ekledi ve sonunda bir sonuç çıkardı: “Her sabah saat 9′da yemek veriliyor bana”. Fakat bir yılbaşı günü kural bozuldu: Mantıklı hindi saat 9′da yemini beklerken boynu kesildi….”
11 Nis 2017
Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlamış. Çırağına
” Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş.
“Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” diye ilave etmiş.
Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş.
Öğrenci resmi yeniden yapmış.Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş.
Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.
Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.
Usta ressam şöyle demiş:
“İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.
İkincisinde, onlardan müspet,yapıcı,olumlu olmalarını istedin.
Yapıcı olmak eğitim gerektirir.
Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.”
– Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.
– Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma.
– Asla bilmeyenle tartışma.
” Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş.
“Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” diye ilave etmiş.
Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş.
Öğrenci resmi yeniden yapmış.Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş.
Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.
Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.
Usta ressam şöyle demiş:
“İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.
İkincisinde, onlardan müspet,yapıcı,olumlu olmalarını istedin.
Yapıcı olmak eğitim gerektirir.
Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.”
– Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.
– Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma.
– Asla bilmeyenle tartışma.
4 Nis 2017
2 Nis 2017
Hayalperest –ayrıntılı bir tanım gerekirse- insan değil, biliniz ki ortalama cinsten bir varlıktır. Daha çok erişilmez köşelerde bir yerlere yerleşir, orada neredeyse gün ışığından bile saklanır. Ve eğer içine kapandıysa da, o köşeye sümüklüböcek gibi yapışır ya da belki bu açıdan hem hayvan hem de ev olan, kaplumbağa denen o ilginç hayvana çok benzer.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)