Aynı yolu beraber yürüdüğümüzü sandığımız insanlar, aslında bize sadece gidecekleri yere kadar eşlik ediyor..
28 Oca 2016
Şule Gürbüz
Unutmak da unutamamak da durmaksızın hatırlamak da durup durup hatırlamak da tamamen kişisel yani içtimai şeylerdir. Hatırlama yokluk zemininden bir duygu olduğundan dilin giden dişin yerini ikide bir yoklaması gibi hatırlama da hep bir boşluğu yoklama ve yokluğun hala ve hep yok olduğunu yeniden duyurmaya bıkmayan bir vecdedir. Ve hep oyuk arar, yokluk arayıp ‘’Yok’’ demenin tadını boşluktan sızdırarak çeker.
27 Oca 2016
24 Oca 2016
19 Oca 2016
José Saramago
Doğa ölüleri saymaz, yaşayanları hesaplar, yaşayanlar ona çok geldiğinde, yeni ölümler ayarlar..
Ey melek yüzlü! Âdem daha su ve kilden yaratılmadan, gözün Babil kuyusunda Hârût gibi sihir öğretirdi.
Ey melek yüzlü! Âdem daha su ve kilden yaratılmadan, gözün Babil kuyusunda Hârût gibi sihir öğretirdi.
Ahmet Paşa
Harut ile Marut aralarında sohbet eden iki melekti. "İnsanlar yerine biz duygu sahibi olsaydık sürekli ibadet ederdik" diyorlardı. Allah onlara "Size şehvet duygusunu verseydim siz insanlardan daha çok günah işlerdiniz" demiş. Melekler kendilerine güveniyorlarmış. Allah onlara şehvet duygusu verip dünyaya indirmiş. Harut ile Marut bir kadın görmüşler. Kadın Harut ile Marut'a bir şartla onlarla birlikte olacağını söylemiş. Ya kocasını öldürecek, ya puta tapacak ya da şarap içeceklerdi. Şarap içmeyi tercih ettiler.
Hikayeye göre kadın bir şartta daha bulundu. Aşk duygusuna kapılan Harut ile Marut bu şartı da kabul etmişler. Kadının şartı ism-i azamı öğretmeleriydi. Onlar öğretince kadın söyleyip gökyüzüne çıkmış. Allah kadını Zühre yıldızının üstüne koymuş ve Harut ile Marut'u da Babil'de bir kuyuda baş aşağı kıyamete kadar durma cezasını vermiş.
18 Oca 2016
3 Oca 2016
2 Oca 2016
People think that talking is a sign of thinking. It isn’t, for the most part’ on the contrary, it’s a mechanical dodge of the body to relieve oneself of the strain of thinking, just as exercising the muscles helps the body to become temporarily unconscious of its weight, its pain, its weariness, and the foreknowledge of its doom.
Aleister Crowley
Aleister Crowley
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)