Aynı yolu beraber yürüdüğümüzü sandığımız insanlar, aslında bize sadece gidecekleri yere kadar eşlik ediyor..
31 May 2014
27 May 2014
John Grant & Midlake - I Wanna Go To Marz
"marz was a sweet shop from my childhood. it's now empty and for sale. but i got to visit beforehand, and the woman who served me as a child was still there. they still made all their own candies and ice cream. in the song, i list all the names of the sundaes, and drinks like green river. the song is about the gateway back to childhood and innocence, before things have become complicated."
bittersweet strawberry, marshmallow, butterscotch
polar bear, cashew, dixieland, phosphate, chocolate
lime, tuttifrutti, special raspberry, leave it to me
three grace, scotch lassie, cherry smash, lemon freeze
i want to go to marz where green rivers flow
and your sweet sixteen is waiting for you after the show
i want to go to marz, you'll meet the gold dust twins tonight
you'll get your heart's desire, i will meet you under the lights
golden champagne, juicy grapefruit, lucky monday
high school football, hot fudge, buffalo, tulip sundae
almond caramel frappe, pineapple, root beer
black and white, big apple, henry ford, sweetheart, maple tear
i want to go to marz where green rivers flow
and your sweet sixteen is waiting for you after the show
i want to go to marz, you'll meet the gold dust twins tonight
you'll get your heart's desire, i will meet you under the lights
26 May 2014
25 May 2014
22 May 2014
20 May 2014
18 May 2014
17 May 2014
Peyami Safa, Şimşek
.. duvarlar, tavan, döşeme, yol, cadde ve her eşya. Eşya bir çizgi yığınıdır ve her çizgi bir hudut.
Düşünüyordu; ne için, bir anda, ruh, duvarı, tavanı, kubbeleri aşarak, boşluğa yayılmak ve nesimi havadan daha hafif, dumandan daha kıvrak, buğudan daha şeffaf, büyük mesafelere dolmak istiyor? Ne için, uzak ufuklara, engin denizlere, yüksek dağlara bakmak bir zevktir? Kürre-i arzın hendesesi insanı sıkıyor, ruh çizgiden eziyet çekiyor, ruhun çizgisi yoktur. İnsanın en büyük ıstırabı üç buuttur. Ruh bu üç buuttan kurtulmaya çalışıyor, hâlbuki onlarla mahduttur ve mahpus. Kurtulmaya çalışır, muvaffak olamaz. Eziyet çeker.
12 May 2014
Muhtemelen adımı hiç duymadınız
Merhaba,
Benim adım Jacob Rothschild.
Ailemin 500 trilyon doları var.
Hemen hemen dünyadaki bütün merkez bankaları bizim.
Napolyondan beri her bir savaşın iki tarafını da biz destekledik.
Dinlediğiniz haberlerin,basının,petrolünüzün ve yöneticilerinizin sahibiyiz.
Muhtemelen adımı hiç duymadınız.
11 May 2014
9 May 2014
Lidar
Susmak mesele değil. Susar insan. Başka çaresi yoksa susar. Haksız olduğu için susar bazen, bazen de haksızlık karşısında susar. Çok konuşmuştur vaktinde o yüzden susar. Ya da hep susmuştur, üşeniyordur konuşmaya o yüzden susar. Susmak mesele değil. Ama söyleyeceği şeyler içinden boğazına kadar yükselmişse, istediği için değil mecbur kaldığı için susuyorsa o zaman susmak ızdırapların en büyüğü olur. Diline kadar gelen ve dışarı çıkamayan söz, en acı zehir gibi ruhunu yavaş yavaş çürütür...
8 May 2014
Olduğu Kadar Güzeldik
"Hani," dedi, "Denizde, suyun üstünde bırakırsın ya kendini. Düz yatmak için değil ama, yüzüstü, kollar bacaklar serbest. Denizanası gibi. Uzaydaymışsın gibi sanki. O hissi çok özlüyorum ben. Kendi ağırlığımdan kurtulma hissini. Denize gidelim.."
Mahir Ünsal Eriş
7 May 2014
5 May 2014
Herkes artık dağıtacak merhameti kalmadığı için utanç içinde ve kendi küçük ıssız adasına kapanmak, dışarıdaki kötülüklerden habersiz yaşamak istiyor. Bilmek acıdır, bilip de bir şey yapmamak utanç vericidir, bir şey yapamamak tüketicidir, insanı bitirir, biz de bittik artık, merhamet üretmek için gayret edecek halimiz kalmadı. Bir de bunun Michael Haneke’den ödünç aldığım kavramla “duygusal buzlaşma” yanı var. Çevremizdeki bitmek tükenmek bilmeyen kötülük katmanları bizi duygusal olarak buzlaştırıyor, artık merhamet üretemeyecek hale geldiğimizi pekala biliyoruz ama öylesine buzlaştık ki bunu bildiğimiz halde utanç duymuyoruz.
Ayfer Tunç
3 May 2014
Yalnızlık.. Bir zaman sonra zorunluluk olmaktan çıkıp tercih olmaya başlar. Onlarla olduğun zamanlarda başına gelenler öyle acıtmıştır ki canını, haline acıyan beynin ya da Tanrı bir savunma mekanizması bahşeder sana. Adı da.. Tercih edilmiş yalnızlık. Bilirsin aslında, hatta hep anlatırsın da. Herhangi bir savunma mekanizmasının hiçbir asıl problemi çözdüğü görülmemiştir ama delirmemek için de onlardan başka dayanacak bir şey yoktur. Gittikçe nur topu gibi bir hastalığa dönüşür bu hal ve tuhaf bir şekilde kendini iyi hissettiğin bile olur bunun sonucunda.. Paranoid kişilik bozukluğu. Paranoid kişilik bozukluğunda gittikçe etrafındaki diğer insanlardan uzaklaşan kişi yakın ilişkiler kuramaz hale gelebilir. Kişinin duygusal anlamda yakınlık kurması özellikle kaçınılan bir olgu olarak görünür, çünkü duygusal yakınlık kendisini muhtemelen incitmeye ve kendisine zarar vermeye niyetli olan diğer insanların eline verilebilecek olan bir kozdur. Kontrolü elinde tutmak isteyen ve böylece diğer insanlardan zarar görmeyeceğini düşünen kişi, etrafındaki olası yakınlıkları bozmak için gerektiğinde açık bir şekilde kızgınlığını göstermeye ya da yalnızlığını bozacak herhangi bir girişimi açık bir şekilde püskürtmeye odaklanmıştır. Bu durum yalnız bireyin bir müddet sonra yalnızlığını kaybetmekten korkması ve yalnızlığını bozabilme ihtimaline sahip olabilecek insanları derhal defetmeye çalışması semptomuna yol açar. Saf yalnızlık, bir müddet sonra saf kontrol anlamına gelmekte ve tehdit edici olabilecek bütün unsurlar yalnızlıkla ortadan kaldırılabilmektedir. En uç noktalarda yaşanan büyük özerklik ihtiyacı, paranoid kişilik bozukluğu semptomları gösteren kişinin kimseden yardım almadan yaşamaya çalışmasını da böylece açıklar.. İyi halt eder..
Beklerken bir kaç saat geçti. Yanımdan üç beş otobüs, beş on kedi, yirmi otuz insan geçti. Parkın üzerinden siyahın bir sürü tonu geçti. Sıkılıp eve döndüm, kumandaya gitti elim, ekrandan peş peşe programlar geçti. Önümden elinde çay bardağıyla annem geçti. Uzaktan trenler geçti. İçimden kısık sesle söylenen şarkılar geçti. Hatta bir ara içim geçti. Beklerken bir sürü şey geçti, zaman bir türlü geçmedi..
Ali Lidar
Ali Lidar
Gündoğdu - Kocaeli
Bursa’nın Karacabey (Mihaliç) kasabasından gelen Rumlar tarafından geldikleri yerin adını vererek yerleştikleri ve 1912 yılında 1,300 nüfusu bulunan bugün İzmit’in mahallesi konumundaki İzmit Gündoğdu (Mihaliç) Köyü’ne mübadeleden sonra göçmenler yerleştirilmiştir. Köye yerleşen Drama Mübadil göçmenleri ilk zamanlar zorluklar yaşamışlar, geçinmek için Tatar İhsaniye köyüne tütün kırmaya giderken, devlet de ev yapmaları için kendilerine mali destek vermiştir.
Platon'un Mağara İstiaresi'ne karşılık, ben de Kuyu İstiaresi'ni yazdım: doğdukları andan itibaren düşen insanların, yanlarından hızla geçen fırsatlara ve başka insanlara tutunup tırmanmalarını ve bunu sadece doğdukları andaki yüksekliklerine erişebilmek için yaptıklarını anlattım. Ancak ellerini ağızlarına sokup, parmaklarını ısırıp hiçbir şeye tutunmamaya kararlı olanları da anlattım.
Hakan Günday
Hakan Günday
Gölgesizler
Göz göre göre kaybolmuştu o kendi görünürlüğünün derinliklerine çekilmişti. Her gün her yerde karşılaşılacak eskisi gibi, işitilip kokusu duyulacak, ama asla ona ulaşılamayacaktı. Herhalde kendi varlığına karışarak yok olmak en akıllıca yöntemdi.
Hasan Ali Toptaş
Hasan Ali Toptaş
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)