Aynı yolu beraber yürüdüğümüzü sandığımız insanlar, aslında bize sadece gidecekleri yere kadar eşlik ediyor..
31 Ara 2012
Özdemir Asaf
Mutluluğun gözü kördür, yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür, diğeri uykusunda bile bağırır.
30 Ara 2012
28 Ara 2012
Sabahattin Ali,İçimizdeki Şeytan
Dünya kim? Benden başka dünya var mı? Herkesin bir tek dünyası vardır,o da kendisi..Üst tarafıyla alakadar olmaya bile değmez..Zeki olmak,kuvvetli kafa ve bilgi sahibi olmak neye yarıyor? Bizi istediğimiz saadete götüremedikten sonra..Zekamız olmasa daha iyiydi.Otlar,hayvanlar,bulutlar ve kayalar gibi yaşamak bana daha saadet verici,daha yorgunsuzluk,daha manalı geliyor."
27 Ara 2012
26 Ara 2012
Metin Karabaşoğlu
Filmlere, dizilere ve romanlara bakılırsa, kötülük sembolü isimler genellikle daha zeki insanlar; iyiler onlara göre saf ve sersem kalıyor. Kötü kişi her türlü oyunu, hileyi kurguluyor; iyi insanlar ise bunu sezip çözemiyor, kurban düzeyinde kalıyor. Gerçek hayatta bu böyle mi? bu çok yanlış bir kurgu. Eğer iyiler en az kötüler kadar zeki ve onlardan daha akıllı olmasaydı, insanlık çoktan altüst olurdu. Bu dünyada iyiler en az kötüler kadar akıllı. Ama kurguyu sezse de, bilse de, çözse de bazı şeyleri zamana bırakıyor, mühlet veriyor.
25 Ara 2012
Hermann Hesse, Knulp
Sızlanıp yakınacaksın da eline ne geçecek? Her şeyin hayırlı bir yol izleyip olması gerektiği gibi olduğunu, hiçbir şeyin başka türlü olamayacağını gerçekten göremiyor musun?
Rembrandt -Europa'nın Kaçırılması
Avrupa kıtasına adını veren Europa, Yunan Mitolojisinde soylu bir Finikeli kadındır. Zeus O'na aşık olur ve bir boğa kılığında Europa'nın babasının sürüsüne karışır. Europa'yı üzerine alıp suya doğru kaçmaya başlar. Girit adasına ulaşınca gerçek kimliğini açıklar ve Europa Girit'in ilk kraliçesi olur.
Murat Menteş
Hakikatten umudumuz kesildi.
Yalnızca bir sonraki yalanı merak etmek bizi ayakta tutuyor
Barış Bıçakçı
İş yerlerinden yorgun argın çıkanlar, demir köprüleri zangır zangır titreten, hemzemin geçitlerde çanlar çaldıran trenlere bakarak düşlere dalar: Sevgiliye kavuşmalar, büyük yolculuklar, alıp başını gitmeler… Önce bozkır boyunca dümdüz, sonra yeşillikler içinde kıvrılarak… Ama işte düştür bütün bunlar ve belediye otobüsleri tıklım tıklımdır
24 Ara 2012
Latife Tekin - Unutma Bahçesi
Kötü şeyleri unutup, gördüğüm iyi şeyleri canlı tutmayı başarabilsem belki yalnızca iyi şeyler yaşanır diye geçirdim aklımdan. Unuttuğum şeylerin üzüntüsünü pek duymam artık ama yorgunluğunu hissettiğim olur.
23 Ara 2012
Özdemir Asaf, Dün Yağmur Yağacak
Evet her insan yalnız. Ve hepsi de aynı şekilde bir başkasını, kendisine hayatı, saadeti, getirecek olanı, bekliyor. Halbuki hayat da, saadet de kendilerindedir. Kimse kimseye onu götürmeye yanaşmıyor.
22 Ara 2012
Marcel Proust
Bazı insanlar, aşırı meraklarıyla canınızı sıkarlar, bazıları da mutlak meraksızlıklarıyla; bunlara en sansasyonel olaylardan söz edersiniz, haberleri bile yoktur; kimileri, onlarla değil, sizinle ilgiliyse, bir mektubunuza aylarca cevap vermezler veya size bir şey sormaya geleceklerini söylerler; siz, geldiğinde evde olmama korkusuyla dışarı çıkmaya cesaret edemez, beklersiniz, gelmezler, sizi haftalarca bekletirler; çünkü kesinlikle cevap gerektirmeyen mektuplarına sizden bir cevap gelmeyince sizi kızdırdıklarını zannetmişlerdir.
Kimileri de, sizin arzunuza değil kendi arzularına kulak verip, kendileri neşeliyse, sizi görmek istiyorlarsa, sizin ne kadar acil bir işiniz olursa olsun, tek kelime etmenize izin vermeden konuşurlar; ama hava durumu veya kendi keyifsizlikleri yüzünden yorgunsalar, tek kelime alamazsınız ağızlarından, çabalarınıza bir ölü kıpırtısızlığıyla karşı koyarlar ve söylediklerinize, hiç duymuyormuşçasına, tek hecelik cevaplar vermek zahmetine dahi katlanmazlar. Her arkadaşımızın öyle kendine has kusurları vardır ki, onu sevmeye devam edebilmek için, -yeteneğini, iyiliğini, sevecenliğini düşünerek- kusurlarını kendimize unutturmaya, daha doğrusu, bütün iyi niyetimizi gösterip dikkate almaya mecburuzdur. Ne yazık ki, arkadaşımızın kusurunun görmemek konusundaki hoşgörülü inadımız, onun kendi körlüğü veya başkalarına atfettiği körlük yüzünden bu kusuruna saplanıp kalma inadının yanında hiç kalır. Çünkü o bu kusuru görmez ya da görülmediğini zanneder.
Kimileri de, sizin arzunuza değil kendi arzularına kulak verip, kendileri neşeliyse, sizi görmek istiyorlarsa, sizin ne kadar acil bir işiniz olursa olsun, tek kelime etmenize izin vermeden konuşurlar; ama hava durumu veya kendi keyifsizlikleri yüzünden yorgunsalar, tek kelime alamazsınız ağızlarından, çabalarınıza bir ölü kıpırtısızlığıyla karşı koyarlar ve söylediklerinize, hiç duymuyormuşçasına, tek hecelik cevaplar vermek zahmetine dahi katlanmazlar. Her arkadaşımızın öyle kendine has kusurları vardır ki, onu sevmeye devam edebilmek için, -yeteneğini, iyiliğini, sevecenliğini düşünerek- kusurlarını kendimize unutturmaya, daha doğrusu, bütün iyi niyetimizi gösterip dikkate almaya mecburuzdur. Ne yazık ki, arkadaşımızın kusurunun görmemek konusundaki hoşgörülü inadımız, onun kendi körlüğü veya başkalarına atfettiği körlük yüzünden bu kusuruna saplanıp kalma inadının yanında hiç kalır. Çünkü o bu kusuru görmez ya da görülmediğini zanneder.
21 Ara 2012
Seyahatname
Prag,Astronomik Saat
Prag’ın Astronomik Saat’i yapılagelmiş en eski ve en ayrıntılı saatlerden biridir. .Yapımına 1410 yılında başlanmış ve daha sonra 1490 yılında Hanuş Usta tarafından yeniden inşa edilmiştir. Mimarı öyle güzel yapmış ki bu saati, bir benzerini daha yapamasın diye gözlerini oymuşlar.Kör olan Hanuş Usta da kendini saatin mekanizmasına bırakarak intihar eder. Asıl amacı saati bozmaktır, saati bozarak intikamını alır. Saati 50 yıl kadar çalıştıramazlar, daha sonra başka bir saat ustası onarır. Saat üç ana öğeden oluşmaktadır: güneşin ve ayın gökyüzündeki pozisyonunu ve çeşitli astronomik detaylar gösteren astronomik kadran, ‘On iki Havarinin Yürüyüşü’, saat başı havarilerin figürlerini ve diğer hareket eden figürleri gösteren bir saat mekanizması ve ayları gösteren madalyonlu takvim kadranı.
Saatteki iskelet figürü ölümü simgeler ve saat başı çanı çalarak ölümün her an geleceğini belirtir. Yanındaki Osmanlı yeniçerisi figürü de şehveti simgeler. Karşısında iki figür daha vardır. Bunlardan biri elinde para kesesini tutan yahudidir ve cimriliği simgeler. Diğeri de kibiri simgeleyen elinde ayna tutan figürdür. Bu iki figür ölüm çanı çaldikça kafalarını sağa sola sallayarak 'hayır' derler.
Saatteki iskelet figürü ölümü simgeler ve saat başı çanı çalarak ölümün her an geleceğini belirtir. Yanındaki Osmanlı yeniçerisi figürü de şehveti simgeler. Karşısında iki figür daha vardır. Bunlardan biri elinde para kesesini tutan yahudidir ve cimriliği simgeler. Diğeri de kibiri simgeleyen elinde ayna tutan figürdür. Bu iki figür ölüm çanı çaldikça kafalarını sağa sola sallayarak 'hayır' derler.
Özdemir Asaf
Daha mutsuz olmamak için direnmek kişiyi güçlü kılarsa,kişi böyle edindiği güçlülüğü ne yapsın diye soruyorum kendime.
Ne yapsın böyle gücü?
Ne yapsın böyle gücü?
Tezer Özlü
Şimdi okunmuş kitapları yeniden okuyorum. Şimdi bildik müzikleri yeniden dinliyorum. Yenmiş yemekleri yeniden yiyorum. Sevip yitirdiklerimi yeniden seviyorum. Şimdi uykusuzluğumu yeniden uyuyorum. Şimdi açlığımda yeniden acıkıyorum. Şimdi gittiğim kentlere yeniden gidiyorum. Şimdi havada uçuyor, raylarda, su yüzeylerinde, yaşama ve ölüme karşı duyduğum aynı umursamazlıkla dolaşıyorum. Tartışmaları biliyorum. Duyguları. Korkuları. Sözcükleri.
Her dili anlıyorum. Anlıyor ama konuşamıyorum.
20 Ara 2012
19 Ara 2012
18 Ara 2012
Chuang Tzu
Adamın biri kendi gölgesinden ve kendi adımlarından o kadar rahatsızmış ki, ikisini de hayatından çıkarmaya karar vermiş.
Bunun için de bir yöntem bulmuş; onlardan kaçıp kurtulacakmış.
Ayağa kalkıp tabana kuvvet koşmaya başlamış. Ama ayağını her yere vuruşunda, yerde bir adım daha oluyormuş ve gölgesi de hiç zorlanmadan onu takip edebilmekteymiş.
Adam da yeterince hızlı koşamadığı için başaramadığına karar vermiş ve daha hızlı koşmaya başlamış; hiç durmadan koşmuş, koşmuş, ve sonunda ölüp yere yığılmış.
Bir gölgelikte dursa gölgesinin kaybolacağı,
öylece orada otursa adımlarının da olmayacağı hiç aklına gelmemiş.
17 Ara 2012
Hamlet
Madem bırakıp gideceği hiçbir şeyin sahibi değildir insan....
Erken bırakmış ne çıkar. Ne olacaksa olsun.
William Shakespeare
Erken bırakmış ne çıkar. Ne olacaksa olsun.
William Shakespeare
16 Ara 2012
Fuzuli
Hevâ-yı nefsdür kim hûblar vaslına tâlibdür.
Ve ger ne aşk-ı kâmil fark-ı hicrân ü visâl etmez
15 Ara 2012
Yaban
Lakin işte görüyordum ki, bir çanak suda bir damla zeytinyağı gibiyim. Ne karışabiliyorum, ne de dibe çökebiliyorum.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
13 Ara 2012
12 Ara 2012
İnci Aral, Şarkını Söylediğin Zaman
Ökseye düşmüş kuş gibi hissediyorum kendimi. Değiştiremeyeceğim şeyleri değiştirmeye çalışmam gerektiğini düşünmekten, boş yere kanat çırpmaktan tükendim.
Mütevazı Hakikatler, Emrah Serbes
İlk başta tam olarak hissedemediğimiz kırılma anları var. Zamanla harap edici duygulara dönüşüyorlar. Yaralanmanın sıcaklığıyla ilk anda hissedilmeyen kurşunlar gibi. Böyle durumlarda “biraz zaman” her şeyi daha da beter ediyor. Bizi yere seren büyük sorunlar olmuyor hiçbir zaman. Bizi yere seren evdeki şekerin bitmesi oluyor, kaybolmuş bir kitap oluyor, kesilen elektrik oluyor.
11 Ara 2012
Özdemir Asaf
Birbirinize kızın,birbirinizle kavga edin,yumruk yumruğa yüzlerinizi parçalayın,gözlerinizi patlatın,kulaklarınızı koparın,saçlarınızı yolun,derinizi parçalayın,tekmeyle kemiklerinizi kırın.
Yalnız ananızdan doğduğunuzda olduğunuz gibi kavga edin .
Yalancı,ek bir araç kullanmayın.Mendil bile olmaz .
Ama ne olur sakın bir insanı gönülce,gözce,dilce,ruhça kırmayın.
Yalnız ananızdan doğduğunuzda olduğunuz gibi kavga edin .
Yalancı,ek bir araç kullanmayın.Mendil bile olmaz .
Ama ne olur sakın bir insanı gönülce,gözce,dilce,ruhça kırmayın.
10 Ara 2012
Karanlık Labirent
Yeryüzünde ne işi vardı? Bu soruları soracak bir tek arkadaşı bile olmadığından demek ki tek çıkar yolu kitapçı dükkanının tozlu çatı arasına sığınmaktı.
Lawrence Durrell
Lawrence Durrell
9 Ara 2012
Karia
O apaçık bela (Kıyamet)...Nedir o çarpacak bela?
O çarpacak belanın ne olduğunu ne bildirdi ki sana?O gün insanlar çırpınıp yayılan pervaneler gibi olacak.Dağlar da didilmiş renkli yünler gibi atılacaktır.İşte o zaman tartıları ağır basan kimse,artık hoşnut olacağı bir hayat içindedir o.Fakat tartıları hafif gelen kimse.O vakit onun anası Haviyedir.Ve bildin mi, Haviye nedir?Kızışmış bir ateştir!
Karia(1-11) -E.Hamdi Yazır Tefsiri
O çarpacak belanın ne olduğunu ne bildirdi ki sana?O gün insanlar çırpınıp yayılan pervaneler gibi olacak.Dağlar da didilmiş renkli yünler gibi atılacaktır.İşte o zaman tartıları ağır basan kimse,artık hoşnut olacağı bir hayat içindedir o.Fakat tartıları hafif gelen kimse.O vakit onun anası Haviyedir.Ve bildin mi, Haviye nedir?Kızışmış bir ateştir!
Karia(1-11) -E.Hamdi Yazır Tefsiri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)